"Mehmet Akif Ersoy'un Güzel Sanatlara Bakışı" konulu konferans düzenlendi
2011 Mehmet Akif Ersoy Yılı kapsamında AKÜ Güzel Sanatlar Fakültesi tarafından 28 Aralık 2011 Çarşamba günü "Mehmet Akif Ersoy'un Güzel Sanatlara Bakışı" konulu konferans düzenlendi. AKÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Şengül tarafından verilen konferans, Ahmet Necdet Sezer Kampusü 3. Eğitim Binası Prof. Dr. Sabri Bektöre Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
Konferansa Afyonkarahisar Baro Başkanı Turgay Şahin, AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kemalettin Çonkar, AKÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Recep Aslan'ın yanı sıra çok sayıda AKÜ öğretim elemanı ve öğrencileri katıldı. Prof. Dr. Recep Aslan'ın açılış konuşmalarıyla başlayan konferansta Doç. Dr. Abdullah Şengül, Mehmet Akif Ersoy'un hayatta da sanatta da yanlış anlaşılmış bir insan olduğunu belirterek, "Akif'i anlatmak çok kolay değildir. Hele ki güzel sanatlar gibi herkes için farklı anlamlara gelen bir alanda, estetik ve zevkler noktasında Akif'in düşüncelerini anlamak ve anlatmak zordur. Akif, ilk eserini 1911 yılında, son eserini de 1933 yılında yayınladı. Akif'in güzel sanatlar konusundaki düşünceleri, bu yıllara tekabül eden düşüncelerdir. Her edebi eser yazıldığı dönem için vardır. Dolayısıyla Akif'in güzel sanatlar hakkındaki düşüncelerini anlamak için, özellikle 1911-1918 yılları arasındaki Türkiye'nin ekonomik, siyasi şartlarını düşünmekte fayda vardır. Safahat'ta başta mimari olmak üzere, tiyatro, resim, roman, şiir, musiki gibi birçok alanda düşüncelerini açıklar. Safahat'ın birçok yerinde sanat, sanatçı, sanatta gaye, sanat eseri, sanat-eğitim, sanat-ilim, sanat-millet, sanat-din gibi ilişkileri anlatmaya çalışır. Süleymaniye Kürsüsünde isimli eserinde Süleymaniye Camii'ni tanıtırken, sanatta her şeyden önce kolektif bir ruh aradığını açıkça belirtir. Akif, sanatı kolektif bir ruh olarak görmeye çalışır ve sanata bu noktadan bakar. Fatih Camii'nin de anlatıldığı Safahat'ın dördüncü kitabında, sanatta her şeyden önce milli bir kimliğin olması gerektiğini vurgular. Akif, bunun mimaride kısmen sağlandığı inancındaydı. Sanatta millilik ve asaleti, sanatın vazgeçilmez gayesi ve özelliği olarak kabul ettikten sonra sanatın sadece eğlence tarafının yanlışlığına dikkat çeker. Çizgisi olmayan sanatların değişken olduğunu işaret eden Akif, genelde bu tip sanatların güç kimde ise ona hizmet edeceği kanaatindedir. Akif'e göre, her dönemde bize hizmet edecek sanata ve sanatkara şiddetle ihtiyacımız vardır" şeklinde konuştu.